bugün
- arkadaşlar biri var23
- suriyeliler suriye'ye dönsün9
- 22 şubat 2024 sparta prag galatasaray maçı15
- anın görüntüsü19
- erkeğe ne hediye alınır32
- sözlük erkeklerinin bugünkü kombinleri14
- sırtınızı bir sözlük kızına dayar mısınız17
- modern kadinin ucuz ve kolay ulasilabilir olmasi8
- avrupanın yarrağı yemesi yakındır8
- nickli başlık açanlar çaylak yapılacaktır9
- adanada polisin saldırganın ayağına sıkması12
- kanınıza rengini verir misiniz15
- uzağı göremeyen insan18
- türkiyede çok abartılan arabalar21
- icardi190516
- icardi1905 silik olsun kampanyası35
- icardiyi tokat manyağı yapmak9
- futbolcu ismiyle nick almak11
- bir sözlük kızı ile yakınlaşmak19
- evlilik12
- millet açsa neden kafeler tıklım tıklım29
- 27 nisan 2024 fenerbahçe beşiktaş maçı24
- diyanet işleri başkanına audi 6 tahsis edilmesi12
- ideal duş alma sıklığı12
- integralin müfredettan kaldırılması15
- patiswiss9
- artificialintelligence11
- ak partiliyi çok fena döven chp belediye başkanı18
- 26 nisan 2024 adana demirspor galatasaray maçı51
- kültürlü entelektüel alçak gönüllü güzel kadın13
- kekeme olan biri doktor olurmu11
- arkadaşlar cumaya neden gelmediniz14
- nickini google da aratınca çıkan ilk görsel16
- seni seviyoruz insan olmaya çeyrek kala8
- bik bik moderatör olsun19
- bik bik moderatör olunca bana kız ayarlar mı10
- kent lokantası niye bedava değil demek9
- antalya'ya abartılmış şehir diyen göt11
- istanbul suriyenin başkentidir12
- nervio'nun ellerinde cenneti koklamak9
- cumaya gidenlerin çok azalması13
- pahalılıktan dolayı suriyeye dönen kadın8
- azerileri çok seviyorum ne yapmalıyım13
- genç kızlıktan teyzeliğe geçiş13
- aristoteles'in orta yolu10
- manyak olmaya karar verdim silik olsun kampanyası14
- birini donuzlayarak ceza vermek9
entry'ler (326)
bir kısmını acayip şekilde lucia'nın silence'ına benzettiğim şarkıdır.
https://www.izlesene.com/video/lucia-silence/7157840 0.29 - 0.36 saniye
https://www.youtube.com/watch?v=6xhGa3sIIT8 0.44 - 0. 55 saniye
https://www.izlesene.com/video/lucia-silence/7157840 0.29 - 0.36 saniye
https://www.youtube.com/watch?v=6xhGa3sIIT8 0.44 - 0. 55 saniye
içerisinde dünyanın en güzel "just one last time" telaffuzunu barındıran Mumford and Sons şarkısı.
https://www.youtube.com/watch?v=E8MA9upeDVk
https://www.youtube.com/watch?v=E8MA9upeDVk
buralarda kimsenin sana selamı yok macit.
seni tanımadıkları için selam söylemiyorlar sanıyordum başlarda, ama yok tanıdıkları halde durum bu şekilde macit. onlara sevgisizlik aşılamışsın, geçen gün ikisi aralarında konuşurken duydum. sevmiyoruz dedikleri yok ama sevgisizlik aşılayan bir insan da sevilir mi pek bilemiyorum macit. yüzüne yüzüne bunları söylüyorum diye bana kızmıyorsun değil mi? her insanın kendi hakkında kötü şeyler duymaya ihtiyacı vardır, öyle düşün. duymak istemez ama duyması gerekir. öldürmeyen şey güçlü edeceğinden falan değil, sadece bil diye söylüyorum. sen orada özlem çekerken buralar için, burada kimse sana selam falan söylemiyor, sevgisizliğini anıp duruyorlar, bir ikincisine daha şahit olduğumdan söylüyorum bunu. bana sorsan sevgisizlik seni tanımlayabilecek son sıfat hatta geçen mevsim fazla sevgiden (hızını alamayıp) başkasının sevgisine mi göz koymuşsun ne? dediğim gibi bence sevgisizlik seni tanımlayabilecek son sıfat ama bu aşamada da sevgiyi nasıl bildikleri devreye giriyor buradakilerin. bana kalsa sen severek bıktırabilecek güçtesin bir insanı, sarılarak nefessiz bırakabilecek güçte. ama onlar sevmeyi öyle öğrenmemişler be macit. her sabah sofra kurar gibi sevememişler kimseyi. bırakmış, boş vermiş, üzerine konuşmamışlar, sonra da seni sevgisiz bilmişler. kocaman kalplerden haberdar değiller. anlatılacak şey de değil doğrusu bu. pişman olmalarını bekleyebilirsin en fazla, beklemelerin en acıklısını bilir misin sen macit? ben söyleyeyim. pişman olmasını beklemektir çok sevdiklerinin ve bu yeryüzünde bir kere falan meydana gelmiştir. o güne şahitlik eden bir kişi de pişmanlığın soğuk yenen bir yemek olduğunu söylemiştir hatta(o zamanlar intikam diye bir kelime icat edilmemişti). sabırla intikamın alakası olduğunu düşünen insanlar var hala, aklın alabiliyor mu macit? biliyorum bu laflara itibar etmezsin sen, bildiğini okursun. sevilmediğin de yok aslına bakarsan ama kriterler farklı burada. mesela sen, sarıldıklarında seviyorlar sanıyorsun, öptüklerinde seviyorlar sanıyorsun. akıllarına düştükçe sen, seviliyorsun sanıyorsun. senin sevgin sevgi değil genişletilmiş bencillikmiş, biraz uzak dur; ağlayasım geliyor macit. tıpkı bir halk ayaklanması gibisin, yeşerip yeşerip soluyorsun. sana sevgisiz diyenler halt etmiş de selam söyleyen kimse yok be macit.
http://butuntursularaynid...sana-selam-yok-macit.html
seni tanımadıkları için selam söylemiyorlar sanıyordum başlarda, ama yok tanıdıkları halde durum bu şekilde macit. onlara sevgisizlik aşılamışsın, geçen gün ikisi aralarında konuşurken duydum. sevmiyoruz dedikleri yok ama sevgisizlik aşılayan bir insan da sevilir mi pek bilemiyorum macit. yüzüne yüzüne bunları söylüyorum diye bana kızmıyorsun değil mi? her insanın kendi hakkında kötü şeyler duymaya ihtiyacı vardır, öyle düşün. duymak istemez ama duyması gerekir. öldürmeyen şey güçlü edeceğinden falan değil, sadece bil diye söylüyorum. sen orada özlem çekerken buralar için, burada kimse sana selam falan söylemiyor, sevgisizliğini anıp duruyorlar, bir ikincisine daha şahit olduğumdan söylüyorum bunu. bana sorsan sevgisizlik seni tanımlayabilecek son sıfat hatta geçen mevsim fazla sevgiden (hızını alamayıp) başkasının sevgisine mi göz koymuşsun ne? dediğim gibi bence sevgisizlik seni tanımlayabilecek son sıfat ama bu aşamada da sevgiyi nasıl bildikleri devreye giriyor buradakilerin. bana kalsa sen severek bıktırabilecek güçtesin bir insanı, sarılarak nefessiz bırakabilecek güçte. ama onlar sevmeyi öyle öğrenmemişler be macit. her sabah sofra kurar gibi sevememişler kimseyi. bırakmış, boş vermiş, üzerine konuşmamışlar, sonra da seni sevgisiz bilmişler. kocaman kalplerden haberdar değiller. anlatılacak şey de değil doğrusu bu. pişman olmalarını bekleyebilirsin en fazla, beklemelerin en acıklısını bilir misin sen macit? ben söyleyeyim. pişman olmasını beklemektir çok sevdiklerinin ve bu yeryüzünde bir kere falan meydana gelmiştir. o güne şahitlik eden bir kişi de pişmanlığın soğuk yenen bir yemek olduğunu söylemiştir hatta(o zamanlar intikam diye bir kelime icat edilmemişti). sabırla intikamın alakası olduğunu düşünen insanlar var hala, aklın alabiliyor mu macit? biliyorum bu laflara itibar etmezsin sen, bildiğini okursun. sevilmediğin de yok aslına bakarsan ama kriterler farklı burada. mesela sen, sarıldıklarında seviyorlar sanıyorsun, öptüklerinde seviyorlar sanıyorsun. akıllarına düştükçe sen, seviliyorsun sanıyorsun. senin sevgin sevgi değil genişletilmiş bencillikmiş, biraz uzak dur; ağlayasım geliyor macit. tıpkı bir halk ayaklanması gibisin, yeşerip yeşerip soluyorsun. sana sevgisiz diyenler halt etmiş de selam söyleyen kimse yok be macit.
http://butuntursularaynid...sana-selam-yok-macit.html
"konuşuyoruz desem konuşmuyoruz da,
ayrı ayrı şeyler düşünüyoruz."
ayrı ayrı şeyler düşünüyoruz."
"a word again and a word again"*
burada böylece duruyorum ben. içim ezilerek duruyorum, gözüm tavana bakarak ve kollarım iki yanımda sabit bir şekilde. gözümden kulağıma doğru yaş akıyor ve duruyorum. bir insan olarak değil de sanki dokunsan kırılacakmış kadar eski bir gece lambası olarak duruyorum. kımıldamadan duruyorum. o kadar buralı değilim ki nasıl o dilde anlatırım derdimi hiç kestiremiyorum.
içim çok acıyor, metafor olmasını dilerdim de değil, dilediğim ne çok şey gibi değil. ajitasyon meleği. içim bildiğin acıyor, ezilerek acıyor. birbirine yapışık bir acı. böyle kollarınla sımsıkı sarmak da bırakamamak gibi de bir acı. ezik acı.
burnumdan koluma doğru yaş akıyor da duruyorum. durmazsam birilerinin canı yanacakmışcasına duruyorum. bir şey olduğu yok sesini duyuyor ama duruyorum. hayır, canımı yakmışlar da kendimi anlıyormuşum gibi bile duruyorum. o kadar duruyorum ki. ben burada bayadır hissizleşmek anlamında biraz da, duruyorum. uzun süre ışığa maruz kalan gözlerin ışık görünce boku yemesi gibi bir hissizleşmek. çok sevildikten sonra sevme beni artık diyen insan hissizliği gibi bir hissizleşmek. çok sevildikten sonra diyorum bak. sonrası olan bir sevilmek. kimse kimseye sevme beni diyemez bunu nazikçe ima eder işte bana burada nazikçe bir imada bulunuluyor bayım. imayı inkar edebilecek kadar nazik.
|sevme beni artık demez kimse kimseye, lütfen burada saçmalamadan duralım.||
gözümdeki yaş biraz da saçlarıma bulaşıyor da duruyorum. daha fazla gidecek yer bulamayınca kurur. hayatta anlayamayacağı şeylerin başında 'kimin canının ne kadar yandığı' sorusu gelir de, öylece durur mu insan.
kıpırdamazsa her şey baştan yaşanacakmış sanırsa, gitmeye doyamayanlara sevgi büyüterek bile durur. insan dediğin gider mi hiç, hatır için bari durur.
*: https://www.youtube.com/watch?v=tkafw7ckaes +uludağ sözlük video ya eklensin
burada böylece duruyorum ben. içim ezilerek duruyorum, gözüm tavana bakarak ve kollarım iki yanımda sabit bir şekilde. gözümden kulağıma doğru yaş akıyor ve duruyorum. bir insan olarak değil de sanki dokunsan kırılacakmış kadar eski bir gece lambası olarak duruyorum. kımıldamadan duruyorum. o kadar buralı değilim ki nasıl o dilde anlatırım derdimi hiç kestiremiyorum.
içim çok acıyor, metafor olmasını dilerdim de değil, dilediğim ne çok şey gibi değil. ajitasyon meleği. içim bildiğin acıyor, ezilerek acıyor. birbirine yapışık bir acı. böyle kollarınla sımsıkı sarmak da bırakamamak gibi de bir acı. ezik acı.
burnumdan koluma doğru yaş akıyor da duruyorum. durmazsam birilerinin canı yanacakmışcasına duruyorum. bir şey olduğu yok sesini duyuyor ama duruyorum. hayır, canımı yakmışlar da kendimi anlıyormuşum gibi bile duruyorum. o kadar duruyorum ki. ben burada bayadır hissizleşmek anlamında biraz da, duruyorum. uzun süre ışığa maruz kalan gözlerin ışık görünce boku yemesi gibi bir hissizleşmek. çok sevildikten sonra sevme beni artık diyen insan hissizliği gibi bir hissizleşmek. çok sevildikten sonra diyorum bak. sonrası olan bir sevilmek. kimse kimseye sevme beni diyemez bunu nazikçe ima eder işte bana burada nazikçe bir imada bulunuluyor bayım. imayı inkar edebilecek kadar nazik.
|sevme beni artık demez kimse kimseye, lütfen burada saçmalamadan duralım.||
gözümdeki yaş biraz da saçlarıma bulaşıyor da duruyorum. daha fazla gidecek yer bulamayınca kurur. hayatta anlayamayacağı şeylerin başında 'kimin canının ne kadar yandığı' sorusu gelir de, öylece durur mu insan.
kıpırdamazsa her şey baştan yaşanacakmış sanırsa, gitmeye doyamayanlara sevgi büyüterek bile durur. insan dediğin gider mi hiç, hatır için bari durur.
*: https://www.youtube.com/watch?v=tkafw7ckaes +uludağ sözlük video ya eklensin
yenice fark ettiğim çok güzel bir the talking bugs şarkısı. aşağıdaki cümlelere de alet olmuştur tesadüf eseri, ve tesadüfün böylesi.
"a word again and a word again"*
burada böylece duruyorum ben. içim ezilerek duruyorum, gözüm tavana bakarak ve kollarım iki yanımda sabit bir şekilde. gözümden kulağıma doğru yaş akıyor ve duruyorum. bir insan olarak değil de sanki dokunsan kırılacakmış kadar eski bir gece lambası olarak duruyorum. kımıldamadan duruyorum. o kadar buralı değilim ki nasıl o dilde anlatırım derdimi hiç kestiremiyorum.
içim çok acıyor, metafor olmasını dilerdim de değil, dilediğim ne çok şey gibi değil. ajitasyon meleği. içim bildiğin acıyor, ezilerek acıyor. birbirine yapışık bir acı. böyle kollarınla sımsıkı sarmak da bırakamamak gibi de bir acı. ezik acı.
burnumdan koluma doğru yaş akıyor da duruyorum. durmazsam birilerinin canı yanacakmışcasına duruyorum. bir şey olduğu yok sesini duyuyor ama duruyorum. hayır, canımı yakmışlar da kendimi anlıyormuşum gibi bile duruyorum. o kadar duruyorum ki. ben burada bayadır hissizleşmek anlamında biraz da, duruyorum. uzun süre ışığa maruz kalan gözlerin ışık görünce boku yemesi gibi bir hissizleşmek. çok sevildikten sonra sevme beni artık diyen insan hissizliği gibi bir hissizleşmek. çok sevildikten sonra diyorum bak. sonrası olan bir sevilmek. kimse kimseye sevme beni diyemez bunu nazikçe ima eder işte bana burada nazikçe bir imada bulunuluyor bayım. imayı inkar edebilecek kadar nazik.
|sevme beni artık demez kimse kimseye, lütfen burada saçmalamadan duralım.||
gözümdeki yaş biraz da saçlarıma bulaşıyor da duruyorum. daha fazla gidecek yer bulamayınca kurur. hayatta anlayamayacağı şeylerin başında 'kimin canının ne kadar yandığı' sorusu gelir de, öylece durur mu insan.
kıpırdamazsa her şey baştan yaşanacakmış sanırsa, gitmeye doyamayanlara sevgi büyüterek bile durur. insan dediğin gider mi hiç, hatır için bari durur.
*: https://www.youtube.com/watch?v=TKAfW7CkAEs
"a word again and a word again"*
burada böylece duruyorum ben. içim ezilerek duruyorum, gözüm tavana bakarak ve kollarım iki yanımda sabit bir şekilde. gözümden kulağıma doğru yaş akıyor ve duruyorum. bir insan olarak değil de sanki dokunsan kırılacakmış kadar eski bir gece lambası olarak duruyorum. kımıldamadan duruyorum. o kadar buralı değilim ki nasıl o dilde anlatırım derdimi hiç kestiremiyorum.
içim çok acıyor, metafor olmasını dilerdim de değil, dilediğim ne çok şey gibi değil. ajitasyon meleği. içim bildiğin acıyor, ezilerek acıyor. birbirine yapışık bir acı. böyle kollarınla sımsıkı sarmak da bırakamamak gibi de bir acı. ezik acı.
burnumdan koluma doğru yaş akıyor da duruyorum. durmazsam birilerinin canı yanacakmışcasına duruyorum. bir şey olduğu yok sesini duyuyor ama duruyorum. hayır, canımı yakmışlar da kendimi anlıyormuşum gibi bile duruyorum. o kadar duruyorum ki. ben burada bayadır hissizleşmek anlamında biraz da, duruyorum. uzun süre ışığa maruz kalan gözlerin ışık görünce boku yemesi gibi bir hissizleşmek. çok sevildikten sonra sevme beni artık diyen insan hissizliği gibi bir hissizleşmek. çok sevildikten sonra diyorum bak. sonrası olan bir sevilmek. kimse kimseye sevme beni diyemez bunu nazikçe ima eder işte bana burada nazikçe bir imada bulunuluyor bayım. imayı inkar edebilecek kadar nazik.
|sevme beni artık demez kimse kimseye, lütfen burada saçmalamadan duralım.||
gözümdeki yaş biraz da saçlarıma bulaşıyor da duruyorum. daha fazla gidecek yer bulamayınca kurur. hayatta anlayamayacağı şeylerin başında 'kimin canının ne kadar yandığı' sorusu gelir de, öylece durur mu insan.
kıpırdamazsa her şey baştan yaşanacakmış sanırsa, gitmeye doyamayanlara sevgi büyüterek bile durur. insan dediğin gider mi hiç, hatır için bari durur.
*: https://www.youtube.com/watch?v=TKAfW7CkAEs
sözlüğün gazi üniversiteli ülkücülerden pek de aşağı kalır yanının olmadığını gösteren ilandır. nasıl yaşıyabiliyorsunuz bu kadar pis düşüncelerle. yeni yılda hepinize vicdan diliyorum.
aşk bu kızılötesi yaralı müzesi hareket edemem.
sonu gün gibi aşikar olan ve bunun izmir'le çok az alakası olan bir alınamama öyküsüdür.
bu akşam 21'de bu linkte konuşacağız kendisini. http://segmenlerforum.org/radyo/ sevenlerine selam ederim.
bu da etkinlik linki : https://www.facebook.com/events/419428864823741/
bu da etkinlik linki : https://www.facebook.com/events/419428864823741/
renk katar hayata. mesele şu adreste http://www.segmenlerforum.org/radyo bu pazartesi saat 21'i gösterdiğinde, ikinci yeni konuşulacak.
forumu var bu parkın hazirandan bu yana. bir de radyosu var o forumun, şöyle de bir radyo programı var. mevzuu ikinci yeni. iki kızceğiz şiirimiz karadır abiler diyecek. bu pazartesi saat 21:00'de.
https://www.facebook.com/...?notif_t=plan_user_joined
https://www.facebook.com/...?notif_t=plan_user_joined
yazı yazdıranlarına eski demeye dili varmaz insanın. eski biraz hakaret gibi kalır o yüzden unutulmayan sevgili denir onlara.
http://butuntursularaynid...r-seller-gibi-olmadn.html
http://butuntursularaynid...r-seller-gibi-olmadn.html
on kasım iki bin on üç'te skoru 2-0'dan 3-2'ye çevirmeyi bilip trabzonspor'u mağlup eden takımdır, takımımdır.
kazanan kadındır. aldatan erkek daha bir sevgi dolu döner bu kadına. aşkları güçlenir, pekişir falan. olan öteki kadına olur. nasıl diyorlar ona aldattıran kadına. *